Önce bir efsaneyle baslayalim…
Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Adem, Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını
dilemeye karar verir. Bu konuda oğlu Şit’i görevlendirir ve onu cennet bahçesine gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek Şit’i
dinler ve iyilik ağacı'ndan aldığı üç tohumu ona verir, babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söyler.
Adem kısa bir süre sonra ölür ve Tabor Dağı yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülür. Adem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç Zeytin,
Sedir ve Selvi’dir. Tanrı ve insan arasında barış sağlanmıştır. Zeytin de böylece barışın sembolü olmuştur.
Tipik bir Akdeniz bitkisi olan ve kökü tarih öncesine dayanan zeytin ağacının ne yaşı ve anayurdu ne de zeytinin ilk kez nerede
ehlileştirildiğine dair bir görüş birliği yoktur. Bununla birlikte, bilimsel birçok literatüre göre zeytin
doğanın bir mucizesidir. Akdeniz efsanelerinde de onun adı "Ölmez Ağaç" ya da "Hayat Ağacı" olarak geçer.
Zeytin ağacının yaprakları zafer, akıl, ve barış simgesidir.
Zeytin ziraatinin 6.000 yıldan beri yapıldığı bilinmektedir. Bununla birlikte yapılan arkeolojik çalışmalarda, Ege Denizi'ndeki
Santorini adasında 39.000 yıllık zeytin ağacı fosillerine rastlanmıştır. Yine yapılan bir arkeolojik çalışma, İzmir'in Urla ilçesi
yakınlarında bulunan antik Klazomenai şehrinin, zamanının önemli bir zeytin ve zeytinyağı üretim merkezi olduğunu göstermiştir.
Zeytinyağı kültürünün Akdeniz'deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü Giritliler oynamıştır.
Yaklaşık 3000 yıl boyunca ticaret filolarıyla gerçekleştirdikleri ticaret ağında zeytinin yeri çok önemliydi.
Türkiye'de ise zeytincilik Cumhuriyet sonrasında ülkemizde en önemli tarım faaliyet alanlarından biri olmuştur.
1929 yılında Atatürk'ün Yalova'ya yaptığı bir gezi esnasında zeytinciliğin gelişmesi yönünde verdiği direktifler ile
zeytincilik seferberliği başlatılmış ve bu konuda araştırma yapılmak üzere 1937'de Bornova Zeytincilik Araştırma
Enstitüsü kurulmuştur.
1950'li yıllarda zeytine verilen bu önem azalmakla birlikte 1961-1962 döneminde
Türkiye ilk zeytinyağı ihracatını yapmıştır.
1980'li yıllar ve sonrasında ise zeytinciliği koruma kanunu olmasına rağmen zeytinlikler kıyı turizmi uğruna
feda edilerek başka faaliyetler zeytinciliğin yerini almıştır.
2000'li yıllardan bu yana Cumhuriyet'in ilk yıllarında olduğu gibi üretimde gerek nitelik ve gerekse nicelik bakımından
ciddi gelişmeler görülmektedir. Geleneksel zeytincilik anlayışı halen devam etse de tadım panelleri,butik zeytinciliğin
gelişimi gibi birçok yenilikle modern zeytincilik de son dönemlerde ilerleme göstermiştir.
Sektörün gelişimine katkı sağlayan tüm iş insanı ve emekçilerimize sonsuz saygılar...